Anadolu’nun medeniyet havzasından polen polen toplanmış ve kendi özümüzden kotarılmış duygusal, bilişsel, psiko-târihsel, dinî, ânanevî gıdalarımız ve membâlarımız dururken, neden Kişisel Gelişim T
Anadolu’nun medeniyet havzasından polen polen toplanmış ve kendi özümüzden kotarılmış duygusal, bilişsel, psiko-târihsel, dinî, ânanevî gıdalarımız ve membâlarımız dururken, neden Kişisel Gelişim Teknolojileri’ne, Anglo-Amerikan veyâ Anglo-Sakson medeniyetlerin kültür emperyalizmine çanak tutan Pop-Psikoloji reçetelerine giriftâr oluyoruz ki? Yâni, kendi anlam dağarcığımızdan imbikleyerek oluşturabileceğimiz bir psikoloji ya da bir psikoterapi geleneğimiz yok mu? Neden anlamını dahi bilemediğimiz kelimelerle; sahte, sentetik, sığ, alengirli, cafcaflı, tüketime dâvet eden, riyâkâr, konformist, hâz yumağına sarmallanmış, kültürel kodlarımıza yabancı olan derinliksiz ve niteliksiz kişisel gelişim enstrümanlarıyla birlikte gelecek nesillerimizi ve de millî ve manevî kimliğimizi inşâ etmeye çalışıyoruz?